Günlük hayatımızda kimi zaman hiç öngöremeyeceğimiz herhangi bir durum sebebiyle gözatına alınabilir, bir anda suç konusu bir olayın şüphelisi haline gelebiliriz. Peki gözaltında yasal haklarımız nelerdir? Polis isterse kelepçe takabilir mi? Avukatsız ifade alınabilir mi? Avukatsız alınan ifade geçerli olur mu? Bu yazıda hepimizin karşısına çıkabilecek bu soruların cevaplarını yani şüpheli sıfatı altındayken ne gibi yasal haklarımız olduğunu ayrıntılı biçimde okuyacaksınız.
Öncelikle gözaltı işlemi yeterli şüphe olduğu takdirde kolluk görevlileri tarafından uygulanır. Yeterli şüphe kavramı geniş yorumlanmaya müsait, sübjektif bir kavram olduğu için de uygulamadaki gözaltı kararları kimi zaman daha baştan hukuka aykırı olabilmektedir. Bu gibi durumlarda elbette kolluk kuvvetine zorluk çıkarmak yerine hukuki haklarımızdan haberdar olduğumuzu ve haklarımızı hukukun elverdiği ölçüde sonuna dek kullanmaya kararlı olduğumuzu göstermek gerekmektedir.
Gözaltına alan polis kelepçe takmak zorunda mı?
Bizim kanunlarımızda kelepçenin nasıl takılacağı herhangi bir yönetmelik ile öngörülmemiş ve kelepçe takılması kolluk görevlilerinin takdirine bırakılmıştır. Gözaltına alınırken eğer hakkınızda kesinleşmiş bir mahkeme kararı, yakalama yahut tutuklama kararı yoksa bu durumlarda sadece zorluk çıkarmanız sebebiyle kelepçe takılabilir. Zorluk çıkarmadığınız halde size kelepçe takılmak istenirse bu duruma karşı kolluk amirlerine başvurun, mümkünse savcıya ulaşın bunların mümkün olmadığı durumlarda bu talebinizi ifade tutanağına muhakkak yazdırın. İfade tutanağına istediğiniz cümleler yazılmadığı takdirde imzalamak zorunda değilsiniz.
Tabii öte yandan da Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Yönetmeliği m.7’de ve Ceza Muhakemesi Kanunu m.93’te yakalanan veya tutuklanarak bir yerden diğer bir yere nakledilen kişilere, kaçacaklarına ya da kendisi veya başkalarının hayat ve beden bütünlükleri bakımından tehlike arz ettiğine ilişkin belirtilerin varlığı hallerinde kelepçe takılabileceği öngörüldüğü için kolluk kuvvetinin gözaltına alma gerekçesi kaçma şüphenizi ağır biçimde düşündürecek bir eylemden kaynaklı ise kolluk kuvveti kelepçe takmakta haklı olabilecektir.
18 yaşından küçüklere ise kelepçe takılması yasaktır. 18 yaşında küçükler için kelepçe uygulaması Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Yönetmeliği m. 19/10’da, ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu m.18’e ile kaldırılmıştır. Eğer 18 yaşından küçükseniz kelepçe takılması işlemini savcılık ve mahkeme ifadelerinizde muhakkak dile getirin.
Avukatsız ifade alınabilir mi? Avukatsız alınan ifadenin geçerliliği nedir?
İfadenizi müdafi yani avukat eşliğinde vermek isteme hakkınız vardır. Ekonomik durumunuz elvermiyorsa yahut avukatınız o an o bölgeye çok uzakta ise talep etmeniz halinde sizin için kolluk tarafından ilgili baronun CMK servisi haberdar edilecek nöbetçi avukat tayin edilecektedir. Avukatınız gelene kadar ifade vermek zorunda değilsiniz. Avukatsız ifadeniz alınmak istenirse ve alınırsa bu ifadenizi karakolda polis baskısı altında zorla verdiğinizi, avukatınızın imzası olmadan alınan ifadenizi kabul etmediğinizi yargılama aşamasında yani mahkemede dile getirmeniz halinde mahkeme bu iddianız karşısında çaresiz kalacaktır. Zira avukatsız alınan bu ifadelerden dolayı aleyhinizde hüküm verilmesi halinde de bu bir bozma sebebi olacaktır.
Avukatınız ile karakol içerisinde bulunan avukat görüşme odasında -şayet avukat görüşme odası mevcut değilse polislerin bulunmadığı, ses ve görüntü kaydının yapılmadığı boş bir yerde- görüşme hakkınız vardır. Yani eğer kişisel avukatınız veya baro tarafından yönlendirilmiş bir avukatınız karakola geldiyse önce avukatla görüşme, sonrasında ifade verme hakkınız vardır. İlk ifadenin çok önemli olduğu için ifade öncesinde avukat görüşme odasında avukatınızla görüşme yapmanız çok önemlidir. İfade verirken de avukatınızı yanınızda bulundurma hakkınız vardır. Avukatınız size ifade esnasında gerekli görürse susma hakkınızı kullanmanız gerektiğini hatırlatabilir, maddi gerçeğin ortaya çıkartılmasına tesir etmeyecek biçimde ifadenize yardımcı olabilir.
Gözaltına alındıktan sonra yasal haklarınız:
- Gözaltı işlemine ancak ve ancak cumhuriyet savcısı tarafından yazılı olarak karar verebilir. Suçüstü halinde yahut yeterli şüphe gördüğü hallerde ise kolluk derhal nöbetçi savcıya haber vermek kaydı ile kendiliğinden sizi yakalayarak gözaltı işlemi yapabilir. Gözaltı yapan jandarma yahut polis tarafından size her türlü kanuni haklarınız anlatılmak zorundadır. (5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu m. 90/4)
- Susma hakkınız vardır. Size isnat edilen suç karşısında mutlaka vermek zorunda değilsiniz. Fakat sadece kimlik bilgilerinizi doğru bir şekilde söylemek zorundasınız. Ancak şunu unutmamanız gerekir ki savcılık ve sulh ceza mahkemesindeki sorgunuzda susma hakkınızı kullanır, size sorulan sorulara cevap vermezseniz çeşitli Yargıtay kararlarına göre ileride mahkeme aşamasında bu durum etkin pişmanlıktan faydalanmanıza yani alabileceğiniz olası cezada yapılacak indirimine engel teşkil etmektedir. Çünkü etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanabilmeniz için ön koşul isnat edilen suçu başta kabul etmek gerekmektedir. Fakat şunu da bilmeniz gerekir ki susma hakkının etkin pişmanlıktan faydalanmaya engel olduğu suç tipleri uzlaşmaya tabi olan suçlardır. Yani kamu davası niteliğine haiz olmayan, bir mağduru olan örneğin basit kasten yaralama, hırsızlık, hakaret gibi suçlar uzlaşma kapsamındadır. Dolayısıyla Yargıtayın istikrarlı kararlarına göre uzlaşma kapsamında olan bir suçtan dolayı (kasten yaralama, hırsızlık vb.) gözaltına alındığınızda susma hakkınızı kullanmak ileride o suç isnadından dolayı dava açıldığında ceza alma ihtimalinizde cezanızda etkin pişmanlık hükümlerinden dolayı cezanızda indirim yapılmayabilir. Buna karşılık uyuşturucu ticareti, kasten öldürme gibi suç tiplerinde gözaltındayken susma hakkının kullanılmasında böyle bir ihtimal gündeme gelmeyecektir.
- Hiç kimse kendisi aleyhinde ifade vermek zorunda değildir. Yani size sorulan sorularda suçu kabul etmek zorunda ya da aleyhinize olan şeyleri söylemek zorunda değilsiniz. Olaya tanık olarak ifade veriyorsanız doğruyu söyleme yükümlülüğünüz vardır yani size sorulan sorulara aleyhinize dahi olsa doğruyu söylemekle yükümlüsünüzdür. Fakat sanığın ya da şüphelinin doğruyu söyleme yükümlülüğü yoktur.
- Yakınlarınıza haber verme hakkınız vardır. Bu hak kullandırılmak istenmese bile size yardım edecek yakınlarınıza muhakkak haber vermeyi deneyin.
- Şüpheli veya sanığa ifade almaya veya sorguya başlamadan önce kendisine yöneltilen suçlama anlatılmalıdır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS m.6/a) de şüpheli veya sanığın kendisine karşı yöneltilen suçlamanın niteliği ve sebebinden en kısa sürede, anladığı bir dilde ve ayrıntılı olarak haberdar edilmesi gerektiği hükmünü içermektedir.
- İfadenizin alınacağı anlarda uykusuz, halsiz yorgun olduğunuz durumlarda kısa bir istirahatten sonra ifade verme hakkına sahipsiniz. Neticede işlemin konusu sizsiniz ve alınacak olan sizin ifadeniz. Bu gibi durumlarda elbette 24 saatlik gözaltı süreniz olduğu ve gece yarısı gözaltına alındıysanız sabah olunca savcılığa götürüleceğiniz de göz önünde bulundurarak makul taleplerde bulunmak gereklidir.
- 18 yaşından küçük iseniz şüpheli olmanız halinde ifadeniz zaten kolluk tarafından alınamayacaktır. 18 yaşından küçük şüphelilerin ifadesi ancak savcılık tarafından alınabilir.
- Normalde gözaltı süresi 24 saattir. Bu süre özel yetkili mahkemelerin alanına giren suçlarda 48 saattir. Gözaltı süresi uzatılmak istenirse sulh ceza mahkemesinden karar alınmak zorundadır. Karar olmadan gözaltı süresi hiçbir şekilde uzatılamaz. Gözaltı süresi en fazla 4 gün olacak şekilde uzatılabilir.
- Yakalama, Gözaltına alınma veya gözaltı süresinin uzatılmasına dair yazılı savcı talimatına karşı Sulh Ceza Mahkemesine itiraz hakkınız vardır.
- Gözaltı işlemi yapıldıktan sonra kişinin adli tıpta veya resmi sağlık kuruluşunda sağlık kontrolünden geçirilmesi zorunludur. Aynı durum gözaltı işlemi bittikten sonra da uygulanır. Burada önemli olan gözaltı işlemi yapan polislerin sağlık raporu için kişiye eşlik etmelerinin kanun tarafından yasaklanmasıdır. Kişiye başka polislerin eşlik etmesi zorunludur. Hastaneye gelindiği zaman kişinin doktorla yalnız görüşmesi esastır. Bu durumda polisler sizinle birlikte doktorun karşısına çıkmak isteyeceklerdir, ancak bu durum da kanunen yasaklanmıştır.
- Eğer gözaltı sırasında herhangi bir darp veya şiddete maruz kalınmış ise bu durum doktora belgelettirilmelidir. Şiddete maruz kaldıysanız tam teşekküllü bir hastaneden rapor alınmasını talep etme hakkını vardır. Eğer doktor polislerin sizinle birlikte içerde bulunmalarını söyler ve bu duruma izin verirse doktor da Türk Tabipler Birliği’ne şikayet edilebilir. Son olarak hastaneye götürülme esnasında kelepçe takılmaması gerekmektedir.Tüm taleplerinize rağmen bu yerine getirilmediyse ifadelerinizde ve sorgunuzda mutlaka bu durumu dile getirin.
- İfade tutanağını imzalamak zorunda değilsiniz. Anlamadığınız hukuki terimler olduğu takdirde dahi ifade tutanağını imzalamıyorum deme hakkınız vardır. Bu durumda imzanızın olduğu bölüme imzadan imtina etti kaydı düşülecektir.
- Özellikle tutanakların tamamı okunmadığında, ifadeniz dışında cümleler tutanağa geçirildiğinde veya size tutanak sureti verilmediğinde muhakkak imzadan imtina etmeniz sizler için yararlıdır. Düzenlenen tutanakların hepsinin açık açık okunur olmasını istemek ayrıca yasal hakkınızdır.
- Tüm bunlara rağmen en kötü ihtimallerin gerçekleşebileceğini, avukatsız ifade verdiğinizi ve şiddete maruz kaldığınızı ve bunu da o anda belgelendiremediğinizi varsayalım. Öncelikle unutmayınız ki ifade tutanağına imza atmama ve mahkeme esnasında bu kolluktaki ifadenizi kabul etmeme hakkınız mevcuttur. İfade alma sırasında sadece kimlik bilgilerinizi vermeniz yeterlidir ki kanunen yalnızca bu zorunludur. Başka türlü kişisel sorulara cevap vermek zorunluluğu yoktur. Eğer Terörle Mücadele polisleri tarafından terör suçundan dolayı gözaltına alındıysanız avukat seçiminiz de önemlidir. Ne yazık ki TEM polislerinin kadrolu avukatları olduğu ve bu avukatların baroca tayin edilen avukatmış gibi tanıtılarak gözaltı ve ifadedeki hak ihlallerinin gözardı ettirildiği insan hakları dernekleri tarafından deşifre edilen bir durumdur. Bu yüzden de genellikle polislerin önerdiği avukatları seçmemeye dikkat etmek gerekmektedir.